Kekikhan Hotel Hakkında

Image Burda, Akdeniz yeşiliyle donanmış çam ağaçlarının, defnelerin, harnupların, piynarların, teynellerin, portakal ve nar bahçelerinin içindeyiz. Bir yanımız Bey Dağları, bir yanımız deniz, bir yanımızsa tarih ve kültür; doğayla, tanrılarla, krallar, korsanlar ve kaptanlarla iç içe; kekik ve reyhan, deniz ve tuz soluyoruz. Her sabah antik kentin içinden geçerek ulaştığımız denize 1500m mesafedeyiz. Karettalarla güneşleniyor, doktor balıklarla yüzüyoruz.

Herbiri banyolu 6 odamız ve 16 yatak kapasitemizle kendinizi evinizde hissedeğiniz bir dinlence yeriyiz. Şirin, rahat bir yemek salonumuz, sağlıklı, leziz, geniş kahvaltı ve yemek çeşitleriyle zengin bir Akdeniz mutfağımız var. Bazen konuklarımızla birlikte yöre yemekleri yapıyor, birlikte türküler söylüyoruz. Bazen Yanartaş'ta "Dolunay Şiir Akşamları"na katılıyor, ayışığında şaraplarımızı yudumluyoruz. Bazen de sırt çantalarımızı alıp doğa yürüyüşlerine çıkıyoruz. Sessiz akşamlar için yıldızlarımız, okumak için minik kitaplığımız, çocuklar için "gökyüzüne kurulmuş" salıncaklarımız kedi ve köpekleriniz için de oyun bahçemizi ayırdık. Sıcak, samimi, doğa ve tarihle iç içe bir dinlence için biz Olympos Kekik Han'dayız. Sizleri bekleriz.

Son limana girdi demirledi gemi, çıkmamak üzere çünkü ne rüzgardan ne de gün ışığından medet var artık ışık taşıyan şafağı terkettikten sonra kaptan Eudemos oraya gömüldü, gün misali kısa ömürlü gemisi kırılmış bir dalga gibi (Olympus antik kentinde bir lahit mezar yazıtı)

Dört bir yanı kızılçam ormanlarıyla kaplı Olympos koyu, Anadolu tunrılarının dağı (Olympos) Tahtalı'nın eteğinde, Akdeniz'in akköpüklü dalgalarıyla oynaşan mavi bir gözboncuğu. Tanrıların yıkandığı Ulupınar'dan beslenen Göksu deresi, bugün de buz gibi suyuyla Olympus'u benzersiz kılmakta.

Yaklaşık 2200 yıl öncesine tarihlenen Olympos, Likya birliği yönetiminde üç oy hakkına sahip altı kentten biriydi. Parlak dönemlerinden sonra uzun bir süre korsan yatağı olan Olympos antik kenti, bugün mavi yolculukların gözde bir uğrak yeri. Bu bölge, aynı zamanda en büyük ulusal parklarımızdan birini oluşturuyor. Yöredeki birçok antik kente bağlayan Likya Yolu da Olympos'ta düğümlenmekte; Homeros destanlarındaki Bellerophentes söylencesine kaynaklık eden Yanartaş (Khimera) yalnızca yürüme mesafesinde, Plaselis, Limyra, Aryanda, Myra-Saint Nicholas Kilisesi, Kekova, Antiphellos (Kaş), Patara (Kalkan), Letoon, Xantos günü birlik gezilip görülebilecek uzaklıklarda.


Olimpos Hakkında

ImageAntik Likya'nın en önemli liman kentlerinden biri olan Olimpos, tarih boyunca mitolojiye konu olmuştur. Konumunun elverişliliği nedeniyle korsanların barınağı olan Olimpos, bugün sahip olduğu tarihsel değerleri, 3200 m2'lik muhteşem sahili, endemik bitkileri, Caretta Caretta'ları, Chimera'sı, tüm sportif etkinliklere olanak veren muhteşem doğası ve pansiyon olarak kullanılan meşhur ağaç evleri ile tüm dünyada tanınmaktadır. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte, M.Ö. 68-78 yıllarında basılan Likya Konfederasyon sikkelerinde adı geçmektedir. İktisadi bir birlik olan Likya Konfederasyonu konseyinde, Olimpos'un üç oy hakkı olduğu bilinmektedir.

M.Ö. 78'de Roma komutanı Servilius Isaurieus Olimpos'u korsanlardan temizleyerek şehri Roma topraklarına katmış, Roma dönemi sırasında hemen yakınındaki tabii gazların yandığı Çıralı'da ki Demirci tanrı Hephaistos kültü ile büyük bir ün sahibi olmuştur. Haçlı seferleri sırasında Venedik, Ceneviz ve Rodos şövalyelerinin istilasına uğrayan Olimpos, 15. yy'da Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır. Orta Çağdan sonra yakın zamana kadar Türk yerleşiminin olmadığı kent sadece göçerler tarafından kışla olarak kullanılmıştır.

Tamamı arkeolojik ve doğal sit alanı olarak koruma altında olan Olimpos, kentin ortasından geçen Akçay Deresi ile ikiye ayrılmaktadır.

Kumsaldan da görülen ve mezarların üzerinde bulunan yüksek tepe Olimpos'un akropolüdür. Üzerindeki yapı kalıntıları ise Orta Çağ'da bir kale şekline sokulan surlara aittir. Bu tepeden bakıldığında Venedik misali ırmağın güzel görüntüsünü seyredebilirsiniz. Antik çağlarda nehir kenarlarına yapılan duvarlarla kanal haline getirilen nehirden gemiler de geçebilmekteydi. Irmak, kenarlarına yapılan Poligonal teknikteki duvarlarla kanal haline sokulmuş, bugün de izlerini gördüğümüz köprü ile iki yaka birleştirilmiştir. Nehrin karşı tarafında hemen kıyıda görülen pencereli yapı şehrin hamam kalıntılarıdır. Olimpos'un bu kıyısına nehrin üzerindeki iri taşlara basarak geçilebilir. Burada çalılıklardan çok zor gezilebilen Olimpos'un tiyatrosu bulunur. Tiyatronun tonozlu paradoksları, orkestraya ve çevreye dağılmış süslü kapı ve niş parçaları burada tipik bir Roma devri tiyatrosunun bulunduğunu gösterir

Olimpos sit alanı kapsamında olduğu için antik alan ve çevresinde herhangi bir yapılaşmaya izin verilmemektedir. Konaklama ağaç evlerde yapılır. Burası gezgincilerin en önemli durağıdır. Ayrıca bölge yakınlarındaki Beydağları Olimpos Milli Parkı da dağcılıkla ilgilenenler için ideal bir bölgedir.

Ören yeri girişinden antik kentin kalıntıları arasından geçip yaklaşık 1,5 km yürüyerek Olimpos sahiline ulaşılabilmektedir.